30 Ekim 2012 Salı

Tri Hita Karana



'Tri Hita Karana'; dengeli ve ferah yaşama giden üç anahtar. Çevrenizdeki insanlarla, içinde olduğunuz Doğa’yla ve manevi Kutsal’ınızla uyumlu yaşamak.
Tri Hita Karana Bali Permakltür Vakfı, permakültür ilkelerine dayanan eğitim ve topluluk gelişimi programları ile Bali’nin Tri Hita Karana felsefesini yaşatmayı ve güçlendirmeyi amaçlar.

THK’yı Nasıl Bulduk?

Bali’ye gelmemizin önemli nedenlerinden biri, adada birkaç tane permakültür projesi olmasıydı; böylece gönüllülük için çok fazla aranmamız gerekmeyecekti. Gerçekten de öyle oluyor gibiydi ki, Bali’ye gitmeden birkaç hafta önce konuşup anlaştığımız bir vakıf, son dakikada yaptığımız görüşmeler sırasında bize konaklama imkanı bile sunamayacaklarını haber verince, kendimize bir yer bulmamız biraz zaman aldı. (Yine birilerinden haber beklemekle geçen bir kaç gün.) Şans eseri, daha önce buralardan benzer amaçlarla yolu geçmiş arkadaşımız Süha sayesinde Chakra’nın varlığından haberdar olduk. Onun yanı sıra, Pun Pun’da (Tayland) tanıştığımız belgesel yapımcısı Fransız çift Philip ve Audrey de yakın bir zaman önce Tri Hita Karana’da Chakra’yla tanışmışlar ve Bali’ye gidersek kendisini görmenin iyi olacağını söylemişlerdi. Biz de öyle yaptık.


Chakra

Ubud’da Chakra ile geçirdiğimiz iki ay, bizim için de biraz beklenmedik oldu diyebilirim. Zaten vize kısıtlaması yüzünden fazla kalamayız diye düşünüyorduk. Fakat zaman geçtikçe bizi burada tutan çeşitli şeyler oldu. Birincisi, ilk haftadan sonra kendimize ait küçük bir mutfağı ve banyosu da olan bir odaya taşındık. Uzun zamandır hasret kaldığımız evcilik oyunlarına yeniden başlamak, bu sırada faydalı işler de yapıyor ve öğreniyor olmak, gezme isteğimizi bir süre köreltti. Kendimizi orada rahat hissetmemizin sebeplerinden biri de Chakra’nın oldukça yumuşak, sabırlı ve genel olarak keyifli bir insan olmasıydı. Daha önce gördüğümüz bazı projelerin aksine, üzerimizde pek baskı hissetmeden iş yapabiliyor ve ihtiyaçlarımız için gereken zamanı ayırabiliyorduk. Ama yine plansız programsızlıktan, başka birinin günlük akışına kendimizi uydurmak zorunda kaldığımız oldu. Bu biraz yorucu olabiliyor, ama biraz zaman geçirip mekana iyice alıştıktan sonra rahatça insiyatif kullanarak istediğiniz işle uğraşabiliyor olmak da güzel.




THK

Chakra Widia

Chakra, 39 Yaşında bir Bali’li. 13 yaşındaki kızı Putu, 3 yaşındaki oğlu Vishnu ve eşi Ayu ile birlikte, Ubud’un Pengoskan mahallesindeki aile evlerinin arkasında kendilerine ait iki katlı bir evde yaşıyorlar. 2007 yılında THK kurulduğundan beri de gönüllüleri ve stajyerleri evlerindeki fazla odalarda misafir ediyor veya bu odaları kiralıyorlar.  Bir nevi ‘homestay’ yani, dolayısıyla, Bali’li bir ailenin büyük bir kısmı adak hazırlamakla geçen günlerini nasıl değerlendirdiklerini görmek mümkün oldu. Gerçi Chakra’nın hayata bakış açısı sayesinde biraz marjinal bir aile deneyimiydi. Kısaca, iki ay sonra biraz da ailemizden ayrılıyormuş gibi hissettik.


Chakra, epey maceralı bir hayat yaşamış. 90’lı yıllarda 18 yaşında bir Endonezyalı olarak İngiltere’de astronomi okuma fırsatı bulmuş. İleride, ‘ancak masallarda yaşanabilecek bir şey’ şeklinde anlatılan bir dizi olay sonrasında, Güneybatı İngiltere’deki varlıklı bir ailenin misafiri olarak uzun süre Avrupa’da yaşamış. İngilizce’sinin diğer Endonezyalılar’a kıyasla ne kadar iyi olduğunu görünce şaşırmıştık biz de. Bu arada bu tip şeyleri de ısrarla sormadığınız sürece anlatmıyor (gerçi bazı şeyleri de tekrar tekrar anlatıyor), başından geçenleri ancak epey sonra öğrendik biz de. Bunları müzisyenlik yılları olarak anlatıyor. Repertuvarı çok geniş olmasa da güzel gitar çalıyor. Yanı sıra birçok işte çalışmış, eko-turizm deneyimi edinmiş, ve yıllar sonra ülkesine geri dönmüş. Detayları burada anlatmam mümkün değil ama, onun için çok ilginç ve zor, ama eğlenceli ve vizyon açıcı bir hayat deneyimi olduğunu düşünüyorum.

Kısaca Bali ve Yeşil Devrim

Chakra, Balililer’in eskiden en iyi permakültürcüler olduğunu, fakat buralara gelmekte biraz geciken ‘yeşil devrim’den, yani 1970’lerden itibaren işlerin değiştiğini söylüyor. Çocukken ailedeki görevi, akşamları su bastırılmış pirinç tarlalarına gidip, balık, yılanbalığı ve salyangoz toplamakmış. ‘Bu sayede para da kazanırdık, ve aç kaldığımız bir gün bile hatırlamıyorum’, diyor. Fakat çiftçilerin zamanla ‘modern’ tarım ürünleri kullanmak zorunda bırakılışları, ciddi bir değişim başlatmış. Eskiden, pirinç, ördek ve yılanbalıkları (ve salyangozlar, diğer balıklar ve çeşitli bitkiler) beraber kullanılırmış. Avcıların (baykuş, fare, yılan) ve av hayvanlarının (fare, yılan, salyangoz, vs.) eksik olmadığı, ördekler ile birlikte dengeli bir ekosistem hakimmiş. Adanın volkanik ve çok yamaçlı olması, teraslarla çiftçilik yapmayı mecbur kılmış ve belirli bir dönem bol bol su gerektiren pirinç tarlalarının nasıl sulanacağıyla ilgili özel yöntemler bulmuşlar. Subak sisteminden pirinç yazısında bahsedeceğiz sanırım. Ne zaman ekim ve hasat yapılması gerektiğine de yerel yönetimler, yani banjar karar veriyor. (Tarih boyunca birçok şeyin el ele ilerlemesi gibi, tarım ve kültür de birarada gidiyor. Ubud’dayken denk geldiğimiz Kuningan festivali bir hafta sürüyor, ve eskiden yılda bir kere ürün veren pirincin hasat zamanına denk geliyor, yani bir nevi hasat festivali. Fakat konvansiyonel tarım, yani hibrid tohumlar, kimyasal gübre, böcek ve ot öldürüceler sayesinde artık yılda birden fazla hasat yapılabiliyor. Dolayısıyla temeline baktığınızda Kuningan festivalinin de bir anlamı kalmıyor. Ama insanlara bunu anlatmaya çalıştığınızda, başınıza Chakra’nın başına gelenler gelebilir.)


Nefis görünen, ama epey sorunlu pirinç tarlaları ile ilgili yazacağız.

Genel Olarak THK

Çocukluğundan bildiği manzara yavaş yavaş yok olup, kuşların ötmediği, yılanbalıkları ve salyangozlar olmayan tarlalarla karşılaşınca çok üzülmüş ve morali bozulmuş. Bundan sonra kendimi bu işe verdim diyor. Permakültür dediğimiz şeyin diğer yarısı olan yerel bilgiye hakim, Avrupa’da eğitim görmüş dolayısıyla Batı’nın bazı fikirlerine yatkın ve açık, mühendis olduğu için teknik konulara hakim, çiftçi bir aileden gelen Chakra, o zamandan beri çeşitli sosyal ve teknik mücadeleler veriyor. Teknik olarak uğraştığı işleri şöyle sıralayabiliriz: SRI (System of Rice Intensification), çeşitli yöntemlerle daha az su, ilaç ve gübre kullanarak pirinç yetiştirme sistemi; biyolojik yöntemlerle atık su temizleme sistemleri (atık su bahçeleri), seramik içme suyu filtreleri (oldukça kendin yap tarzında, fakat zor günlerde biyolojik olarak arıtılmış siyah suyu bile ‘içilebilir’ hale getiriyor, denenmiştir); motorlu araçların benzin tüketimini azaltan, karbon emisyonlarını da neredeyse tamamen yok eden hidrojen sistemleri, inşaatta çimento sarfiyatını ciddi ölçüde azaltan ‘bamboo niskala’ (bambu ve çimento birleşimi çok esnek ve güçlü bir yapı malzemesi) tekniği, küçük/büyük ölçekli biyogaz üniteleri, mikrohidro-elektrik jeneratörleri, ve çeşitli ufak tefek işler.


Su filtreleri

Biogaz Ünitesi (Anaerobic Methane Digester)


Chakra'nın 'supertool'ları.. Çalışırken elde kalmayan, dayanıklı..

Tüm bunları kullanarak Bali’de son 30 yıldır patlamaya devam eden turizm sektörünün ‘eko’ kısmına hizmet veriyor, ki iyi de ediyor, hem maddi olarak destek buluyor, hem de bu nüfus ve tüketim artışının dengelenme çabalarında zorlu bir rol oynuyor. (Chakra gibi insanlara bu yolculukta sık sık rastladık, ama aynı zamanda onun gibi insanların olmasını gerektiren durumların vahametiyle karşılaşınca, insanın morali bozulmuyor değil.)


Fırın atölyesinden

Kompost tuvalet atölyesinden

Tüm bunları özellikle köylülerin bilmesi gerektiğine inandığı için sık sık atölyeler düzenliyor, Balililer’e bedava ya da burslu olarak eğitim veriyor, karşılaştıkları sorunlarda yardım ediyor, gerekirse bir çuval tatlı patates karşılığında biyogaz sistemi kurarak çiftçilerin cebini ve hayatını rahatlatıyor, bıkmadan usanmadan, hayatı biraz daha farklı yaşamanın yolları olduğuna insanları ikna etmeye çalışıyor, ve tüm bunlar yüzünden ailesiyle bile papaz olabiliyor. 
Teknik mücadeleleri aşmak çoğu zaman zor değil, sonuçta bu işlerden iyi anlayan, ve dediğim gibi konuya hakim biri; ayrıca oldukça pratik, problem çözme yeteneği çok güçlü bir karakter kendisi. Fakat sosyal mücadeleler çok daha yıpratıcı olmuş. Yine tüm detayları kendisinden almamız mümkün olmadı, ama öğrendiğimiz ve duyduklarımızı birleştirebildiğimiz kadarıyla Chakra’nın hikayesi şöyle:

Chakra’nın THK’ya Giden Hikayesi

İngiltere’den döndükten bir süre sonra Ayu ile evlenir ve ilk çocukları Putu doğar. Fakat Chakra’nın geçmişi ve amaçları, temelden inandığı bazı şeylerle ters düşen kültürel perspektif ve tabularla karşı karşıyadır. Bali kültürünün arkasındaki din etkisi de çok güçlü; bunları başka bir yazıda dile getireceğiz, ama permakültürün de kapsadığı bazı noktalara değinmek istiyorum.

Balililer, hayatlarının büyük bir kısmını adak hazırlayarak geçiriyorlar ve bu adaklar her zaman doğal malzemelerden yapılıyor, çoğu da gıda (ya da günümüzde şişe Fanta). Festival zamanı (ki Bali’de en çok bulunan şey festival, ortalaması haftada 3) bu adaklar tapınaklara taşınıyor ve orada tanrılara sunuluyor (tabi ki sonra çürüyüp çöpe atılıyor, ya da yakılıyor). Haliyle insanların arasındaki maddi güç farkı, bu sırada herkesin ortasında gözler önüne seriliyor, bu da haliyle yoksul insanların moralini bozuyor. Peki tüm bu adaklar sepetlerin içinde taşınsa ve kapalı olarak tapınağa bırakılsa, böylece kimse rencide olmasa ne olurdu? Bu teklif, kendi ailesi dahil çevresini epey kızdırmış, öyle şey olur muymuş hiç?

Bu adakların büyük bir kısmı da kuru palmiye yapraklarının çeşitli şekillerde örülmesiyle yapılıyor. Aslında hoş bir olay, sabah kalkınca odanızın önünde ufak bir adak ve yanan bir tütsü görmek iyi bir şey, fakat öyle büyük bir ölçek ve sıklıkta yapılıyor ki, artık bu palmiye yaprağı ihtiyacı Java ve Sulawesi’deki plantasyonlardan karşılanıyor. Bunların farkında olan Chakra, adakların plastikten üretilip tekrar tekrar kullanılması teklifini ortaya atmış (Böylece, insanlar adak olarak ‘ziyan ettikleri’ gıdayı da kendilerini doyurmak için kullanabilirler.) Zaten asiliği, (gençken de anlamlandıramadığı otoritelerle sürekli başı belaya girermiş) ve bunun gibi olaylar yüzünden ailesiyle arası bozuk olan Chakra, eşiyle boşanma noktasına gelmiş.


Bali'nin adakları..

Zamanlama, onu Sumatra’daki Aceh şehrine getirir. 2004, Aceh Denizi’nde büyük yıkıma sebep olan deprem ve tsunami felaketinin çok iyi hatırlandığı bir yıl. Chakra Ubud’da daha fazla kalamayınca, bildiklerini değerlendirerek insanlara yardımcı olmak amacıyla Aceh’ye gider. Bu dönem ile ilgili de çok acayip hikayeleri var. Aceh, çok çok sıkı, fanatik Müslüman bir bölge. Akşam belirli bir saatten sonra dışarıda gezmenin yasaklanabildiği, kadınların kapanmasının zorunlu olduğu, çok fazla miktarda kahve ve esrar tüketilen (gerçekten) bir eyalet-şehir. Kendi din yaklaşımı yüzünden buralara gelince, hakkında fazla bilgili olmadığı Müslüman topluma uyum sağlaması çok zor olmuş. Yoksullara pizza fırını yapmayı öğrettiği bir çalışmadan sonra onlara sürpriz olsun diye fırını güzel desenlerle (aslında oldukça korkunç bir yaratık suratı, ağzı da fırının kapağı, ama aslında Bali’nin koruyucu meleği ve oldukça ilginç, güzel bir ikon) dekore edince, hayatını kurtarmak için kaçmak zorunda kalmış. Bildiğiniz, koşarak kaçmış. (İslam’ın bu kadar tutucu olduğu yerlerde bu tip görsel tasvirler çok yasaktır.) Bunun gibi birçok olayda başı derde girmiş. Tüm bu süreç içinde sivil toplum kuruluşlarının yetersizliği ve ilgisizliği, resmi kurumların ve yöneticilerin bencilliği ile karşı karşıya kalmış. Tsunami felaketinin ortasında şöyle bir manzara düşünün: Askerler ormanları korumak ve genişletmekle görevli (yasak kesim yapanlara karşı), fakat bunlar rüşvet karşılığında kesimlere göz yumuyorlar, ama bunun yanında halkı da tartaklıyor, para istiyor (ormanı korudukları için), huzursuzluk yaratıyorlar. Bu halk kaçak kesimlerde çalışarak para kazanıyor, ama bir yandan gizli bir asiler grubu var, çoğu zaman fazla ileri giden askerlerle çatışmaya giriyorlar. Yöneticiler zaten Java’dan gelen paraları nerelerine dolduracaklarına şaşırdıkları için pek konsantre olamıyorlar duruma.


Bali'nin koruyucusu Wayang

Bu şartlar altında koştururken permakültür ismini duyuyor. Sivil toplum kuruluşlarıyla gelen permakültürcüler ile tanışıyor, çalışıyor ve öğreniyor. Şimdi sorunca ‘aslında zaten bildiğim şeylerden bahsediyorlardı’, diyor.
2 sene sonra ailesinin yanına, Ubud’a geri dönüyor, ve bir yıl içinde (2007) Tri Hita Karana Permakültür Vakfı’nı kuruyor. Vakfın kuruluş hikayesi de komik: Kurucu üye babası, ve diğer altı kişi de arkadaşları, ama hiç kimse bundan haberdar değil. Kimliklerini ödünç alarak gizlice gidip kurmuş vakfı. ‘Babam hala bilmez’, diyor.
O zamandan beri THK adı altında tasarımlar yapıyor, yeni teknikler deniyor, yabancılara (ve Balililer’e bedava olan) atölyeler düzenliyor, bambu inşaatlarını yürütüyor ve ailesiyle beraber bizim bir süre yaşadığımız evde oturuyor. Ailesiyle arası hala keyifsiz. Bir süredir ufak bahçe denemeleri yaptığı babasına ait araziyi, ona sormadan bir otel şirketine kiralamışlar. Yöneticilerle de sorunlu; binanın ikinci katına yüksekte bir kompost tuvalet yapmak istediğinde, Barong (yerel dini reis), hemen yandaki tapınağa tepeden bakacağı için bunu istememiş. Ama o tuvalet orada. Çok da güzel bir kapı kulbu var. 


Eşi ve çocuklarının maalesef bu konularla pek ilgisi yok. Yani onunla aynı heyecanı paylaşmadıklarından, herkes için bazen zorlaşıyor hayat. Putu zaten ergenlik çağında sayılır, babasının çiftçi olması fikri onu zorluyor; çünkü çiftçiler fakirdir. Eşi Ayu da çok güzel, geleneksel Bali dansçısı bir kadın, ama etrafında olup bitenleri pek umursamıyor gibi. Yani, Chakra aslında tek başına projelerinde, dolayısıyla kafayı toparlaması pek mümkün olmuyor. 

Deniz Yıldızı Dil Okulu

Tüm bunların ortasında bir de Starfish Languge School var. Birkaç yıldır devam eden bir proje. Çok makul fiyatlarla (kar yapmayı bırakın çoğu zaman zararda) Endonezyalılar’a ve diğer yabancılara İngilizce dersleri veriyor, çocuklara da bu şekilde bedava öğleden sonra dersleri veriyor. Bali’nin kültürü ve doğal tarihi hakkında çocukları bilinçlendiriyor, ağaç dikmek, tutumluluk, geri dönüşüm gibi konularda projeler hazırlayarak hem duyarlılık, hem de maddi kaynak oluşturuyor. Çocuklar yukarıda bahsettiğim kompost tuvaleti kullanıyorlar, çevredeki plastik torbaları toplayıp oturma yastıkları yapıyorlar ve bir yandan İngilizce öğreniyor, Batı dünyasına aşina oluyorlar. Öğretmenler, çoğu zaman çeşitli gönüllük şirketleri aracılığıyla bu yörelere çalışmak ve gezmek için gelen yabancılar. Bu, Chakra için epey yorucu bir ekstra. Öğretmenleri ve öğrencileri takip etmek, diğer bütün işlerin ve tersliklerin yanı sıra bir de sorumsuzca gelip iki gün sonra kaçan Amerikalı gönüllülerin arkasını toplamak zorunda kalıyor. Ama karşılaştığı her şeyi sabırla göğüsleyip, sakince karar veren, hayatın getirdiği ve götürdüğü şeyleri kızmak veya üzülmek yerine ders alıp izleyen, ve çoğu zaman sıkkın görünse de pozitif ve yeri geldiğinde espriyi iyi patlatan biri.


Starfish sınıfı

Orada olduğumuz süre içinde de bize hiç bir zaman ‘siz bilmezsiniz’ tavrıyla yaklaşmayan, en iyi bildiği iş bile olsa, ‘Şunu nasıl yapsak?’ diye soran, yeni bakış açılarına açık, birlikte çalışması kolay bir insan. Fakat özellikle kendi hayatını zorlaştıran bir dağınıklığı var; daha önce yukarıda başka birinin günlük akışına kendimizi uydurmak zorunda kaldığımızı yazmıştım. Bu kafa dağınıklığından kaynaklanıyor. Çok fazla iş, çok koşturmaca var ve eşi çalışırken bebeğe de bakmak zorunda kaldığı için günler pek iyi programlanamıyor. Biz, en azından bazı işlerin yükünü üzerinden alarak elimizden geldiğince yardım etmeye çalıştık, fakat çok düzenli, işlerin tıkır tıkır yürüdüğü bir sistem şart, ve bunun için de özel bir asistan lazım. Yine de, çok dağınık görüntünün altında o pratik zekayı farketmek mümkün. Yaptığı ya da yapmadığı için anlam veremediğimiz bazı şeylerin sebebini, çeşitli noktalarda sonradan öğrendiğimiz oldu.



Bali bizim için birçok anlamda özel bir yer, dolayısıyla bazı şeyleri atlamak ya da üstünkörü geçmek istemiyoruz sanırım. THK’nın işlerini zaten tek bir yazıda anlatmak mümkün değil. Blog’un yazılarını doğrusal bir zaman çizgisinde tutmak istesek de, özellikle teknik işleri detaylandıracağımız diğer yazılarla ara ara karşılaşabilirsiniz.



Emre.

1 yorum:

  1. Elinize, kaleminize sağlık! İyi ki geziyor görüyor ve dahası anlatıyorsunuz diye düşündüm okurken. :)

    YanıtlaSil