22 Temmuz 2012 Pazar

Bukit Lawang: Orangutanlar

 Medan'dan kaçıp Bukit Lawang'a doğru inanılmaz bir trafite giderken, bir anda çok fazla yağmur yağmaya başladı. Hal böyle olunca, küçük lokal otobüsümüzün üstünde duran çantalar ve kutular da araca alındı. Endonezya araçlarında her zaman herkese ve her şeye yer var. 

Foto: National Geographic,Picture Id: 1322296
Bizim otobüsün durumu bundan iyi olsa da, genel hal ve durum böyle.

Neyse ki yol çok uzun değildi, yaklaşık iki buçuk saat. Sıkış tıkış giderken fotoğraf makinemizi de çaldırmayı becererek Bukit Lawang'ın otobüs terminaline ulaştık. Sağanak yağmurun bitmesini beklerken bol bol sinek ve çöp arasında bir şeyler içip aleykümselamlaştık. Türk olmamız herkesin çok ilgisini çekiyor, ne güzel Müslüman ama zengin ve modern bir ülkede yaşıyorsunuz diyorlar, biz de mişli geçmiş zaman eklerine doğru yaklaştığımızdan bahsediyoruz.

 Yağmur biraz hafifleyince, bir becak'a atlayıp, Bukit Lawang kasabasına doğru gittik.



Becak, Google Images

 Buraya araç giremediği için yakınlarda bir yerde inip yürümemiz gerekiyordu, dap dar bir kaldırım, dere kenarında boylu boyunca küçük konaklama ve yemek yerleri, yağmur sayesinde bata çıka ucuza bir yerler bakındık, etraf süperdi. Renkler, kokular, derenin sesi.. Medan'dan sonra derin ve temiz nefesler aldık.  

İsmini Lonely Planet'ta bulduğumuz nispeten ucuz görünen bir mekana gittik önce. Dere manzaralı, geniş balkonlu, sıcak suyu bile olan mis gibi bir oda. Mekanın adı Lonely Planet'ta çıkar çıkmaz fiyatlar ikiye katlamış, 150.000 rupiah, yani 30 TL civarındaydı bu oda. Biz de 40.000 rupiah'ye (7 TL), içinde duşu tuvaleti olmayan başka bir mekan bulduk, (Rainforest, Nora's Homestay) temiz ve dere sesi dinlemeli odaya eşyaları atıp, bir şeyler atıştırıp gezindik orman kenarında.

 O sırada esmer güzeli yakışıklı bir rehber bizi yakalamayı başardı. Ormanda konaklamalı ve 1-2 günlük bol bol orangutan görmeli safariler bütçemizi aştığıdan, Hanto adlı bu rehber ile anlaşıp, 3 saatlik tur aldık; rehbersiz girilemiyor ormana. Bu tur orangutan görmeyi garantilemiyordu, ama olsun dedik. Orman görmek de güzel hep zaten. İki kişi 360.000 rupi verdik tura. Neyse akşam hostelimize döndüğümüzde çok tatlı gezginler ile tanıştık. Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun ey yolcu klasiklerinden sonra, şansımıza o gece bir mekan açılışı vardı. Burada da yerel halktan gitar çalamayan, şarkı söyleyemeyen insan yok. Çok yetenekli herkes. Akşam herkes enstrumanını aldı geldi, tüm turistler ve Bukit Lawang yerlileri ile, hemen hemen her şarkının sözünün Orangutan ve Bukit Lawang kelimelerine uyarlandığı bol içkili, keyifli bir gece geçirdik. Kendimi gerçekten müzikalde yaşıyormuşum gibi hissettim, pek eğlendim. Dere kenarında gece battaniye ile uyumak yine süper geldi Medan'da kavrulduktan sonra..



Ertesi sabah, Hanto ile ormana daldık. Bol bol tırmanış içinde nemli orman kokusunu içimize çeke çeke yürüdük. Böylece 
sinek ve sülük izlerimizi de tazelemiş olduk yine. Hanton'dan öğrendiğimize göre orangutanlar da kuşlar gibi kendilerine ağaç üstünde yuvalar yapıyorlarmış. Bir yuvada bir geceden fazla uyumazlarmış. Avucunun içi gibi bildiği bu ormanda, Hanto sessizce yuvaları takip ederken, biz de her zamanki gibi bilge ağaçlar, acayip mantar türleri, kuş ve gibbon sesleri ile keyiflendik. Kısa bir süre sonra, yeşil ağaçlar içinde kıpkızıl parlayan anne orangutan ve yavrusu bize bakıyordu.. O kadar güzeller ki, kıpırtısız kalakaldık.







(Orangutan resimleri - Google Images)

Orangutanlar çiftleştikten sonra, erkek olan başka hatunların peşine gidermiş. Anne, yavrusu 5 yaşına gelene kadar hep onunla olurmuş. Bu süre içinde yeniden hamile kalamıyormuş. O yüzden çok yavaş üreyebiliyorlar. Soyları tehlikede olan bu orangutanlar gezegenimizde sadece Endonezya'daki Sumatra ve Endonezya ile Malezya'nın paylaştığı Borneo adalarında yaşıyorlar. Borneo'dakiler daha çok yerde takılırken, Bukit Lawang'dakiler ağaçlarda. Ve renklerinin tonu birbirinden biraz farklıymış. 

Kısa süre içinde etrafımız diğer turistler ile doldu. Hanto, orangutanların doğal yaşamına müdahhale edilmesinden hoşlanmadığı için biz hep mesafemizi korumuştuk bu muhteşem canlılar ile; o kadar esnek ve güzeller ki.. Diğer rehberler, müşteriler daha çok fotoğraf çekebilsin diye muz verince, anne ve yavru yanımıza geldi. Vallahi kendimi zor tuttum gidip burunlarından öpüp, sıkıştırıp, sarılmamak için. Ben de orman canlıları için başka bir tehlike olabilirim. Mowgli olmak istiyorum hep ormandayken.  Neyse, benim gibi turistler  yüzünden orangutanlar yarı vahşi. Rehberler ve insanlar tarafından beslenmemeleri gerekse de, herkes besliyor. Bir de Nina adlı agresif bir orangutandan söz ediyor herkes. Sanırım küçükken insanlar yüzünden çok zarar görmüş, insan görünce saldırıyormuş. 

Gibbon seslerini daha önce Tayland ve Malezya'da da duymuştuk, güzel bir kayıt almak ve sizinle paylaşmak buraya kısmetmiş:

  Bukit Lawang, Gibbon Call by morminor

Malezya gibi Endonezya'nın tüm ormanları da çok para kazanma umudu ile katledilen bilge ağaçların yerine ekilen yağ palmiyesi ve lastik ağacı plantasyonları yüzünden küçüldükçe küçülüyor. Diğer tarım teknikleri ve yerel halkın kereste ihtiyacı da tuz biber oluyor. Halbuki tüm sorunlar birbirine bağlı. Orman yoksa orangutan ve bir çok hayvan türü yok, bir çok tür yoksa ağaçları, çiçekleri, bitki çeşitliliğinin tohumlarını yayacak, toprağı tutacak canlı yok, dolayısı ile yavaş yavaş hayat yok. Tek tip ürünün piyasadaki fiyatı düştükçe, köylülerin   ekonomik gelir kaynakları azalıyor. Kendi arazilerini sattıkları için, ya da arazide gıda yetiştirilmediğinden, tüm yemek ihtiyacını da  dışarıdan karşılayınca, elde olan üç beş kuruş da tarım ilacına, gübreye, vs. gidiyor; biliyorsunuz tüm bu sorunları siz de. Sonuçta birbirine bağlı bir sürü sorun, hem hayvanlar, hem de insanlar için çözülmesi zor bir sürü çözümsüzlük yaratmaya devam ediyor. Kesin bu şirketlerin, hükümetlerin başka bir gezegeni var. Bu kadar göz göre göre, rahat rahat, ucu sanki onlara da dokunmayacakmış gibi hepimizin soyunu tüketmeye çalıştıklarına göre.. Biz bu canlılara bakarken, uzaklarda bir yerlerden gelen ve tüm ormanda yankılanan ağaç kesme sesleri hiç dinmedi.. 

 Bukit Lawang ahalisi için ise orangutan yoksa para da yok, turist de yok. O yüzden onlar kendilerince çevreci takılıyorlar ve çok fazla insanın para kapısı olduğu için kısmi de olsa korumaya çalışıyorlar ormanı. Diğer bir sorun bölgedeki herkesin rehber olması; rehber başına neredeyse on turist düştüğünden ve 'çok para var bu işte' kafası ile her genç erkek tur rehberi olmak istediğinden, işler gittikçe azalıyor.. Neyse yine sorun odaklı gözlerim ile etrafımız kalabalıklaşınca, güzel orangutanlara veda edip, biraz daha orman keyfi yaptık ve dönüş yoluna geçtik.. Bu güzel ormanda bizim göremediğimiz çok güzel değişik memeli türleri daha var.




Thomas Leaf Monkey


Google Images

Eğer yakın zamanlarda yolunuz bu ormandan geçerse, mutlaka bu muhteşem güzellikteki hayvanlardan bir kaçını göreceksiniz. Ama şanslı olduğunuzdan değil. Orman küçüldükçe, yaşam alanları daralıyor. Dolayısı ile sizin için büyük ama onlar için küçük bir bölgede karşınıza çıkabiliyorlar. Bu şekilde orman katliamları devam eder ise, orangutan görebilmiş nadir insanlardan olacağız. Günümüzde her 6 dakikada bir canlı türünün insan odaklı uygulamalar yüzünden soyu tükenirken, orangutanlar ile tanışabilmek güzeldi.

Orman çıkışı, sıcaktan kaçmak için derede yüzmek istedik. Fakat bir gün önce sakin sessiz olan dere kenarları, cuma günü ve üstüne yaz tatili olması yüzünden tıklım tıklımdı. Bildiğiniz mangalcı yurdum insanları kafasında her yer çöp ve mangal dumanı. Nereye gitsek birileri var, ve herkes t-shirt ile yüzdüğünden, tutucu Müslüman kesimi rahatsız etmemek için epey gezindik. Sonunda minicik bir alan bulup, buz gibi dere ile yıkandık. Çok güzel bir mekan. Yolunuz düşer ise, aman hafta sonuna getirmeyin!




 Bir aylık vizemizin sonuna gelirken, aslında Aceh başta olmak üzere görmek istediğimiz Sumatra köşelerinden vazgeçmemiz gerekiyordu Java ve Bali'ye zaman kalsın diye. 30-40 saatlik bir kara yolculuğunu Emre tam toparlamamışken göze almak istemedik ve Bukit Lawang'dan ayrılacağımız son günün akşamı Medan'dan Jakarta'ya uçak bileti ayarladık.

Son sabah dere kenarında yürürken 'Back to Nature' adlı elektriksiz bir mekanın varlığını öğrenince, gidip bir görmek istedik. Eşyalar ile ulaşımı kolay olmayan bu cennette çok tatlı bir deli ile tanıştık. Bu tatlı deli, aktivist adam küçülen ormanı korumak için her gün tek başına meyva ağacı ektiğini anlattı. Daha önce duymuştuk ki Bukit Lawang'ın dibine aquapark yapma projesi varmış. Ekonomik durumu kötü olan çiftçilerden aldıkları arazilere yapacakları bu aquapark projesine karşı, bu adam köylülerden tek tek arazilerini satın almış. Toplam 80 hektar edinmiş. Hal böyle olunca iflas etmiş tabi, hala da çok borcu var, ama umurumda değil diyor. Uzun süre sivil toplum kuruluşlarında çalışan bu adam, bu kuruluşların çoğunun konuşmaktan öteye gitmeyen eylemsizliklerinden sıkılmış. Hollanda'lı bir kadın ile evlenip, uzun süre orada yaşamış. Sonra ne işim var burada diyerek geri dönmüş ülkesine. 2004'te Bukit Lawang'da yaşanan sel felaketinden sonra başkent Jakarta'nın bölgeye yardım için gönderdiği paranın, vatandaşlar yerine politikacıların cebine gitmesini ortaya çıkarınca da başı büyük belaya girmiş. Bir kaç sene gizlice Aceh'te yaşayıp, depreme karşı dayanıklı doğal evler yapmayı öğretmiş depremzedelere. Sonunda köyüne geri dönüp, küçülen ormanı büyütmek için çabalamaya başlamış.

Her yerde bir sürü sorun ile yüzyüze, değirmene karşı tek başına savaşan bir avuç insan neyse ki var. Bir kaç aydır sürdürülebilirlik, enerji, permakültür gibi kelimeler ve içeriklerinin zengin eğlencesi ve zengin hobisi olması durumuna takmış durumdayım. Bu adam gibi, elinden ne geliyorsa yapan birine yardım etmek istedik çok. Ama uçak biletimizi yakmak saçma olacaktı, belki Bali sonrası vize işlerimizi halledebilirsek gider çalışırız diye düşünüyorduk ama kara yolu ile Java öyle bir yordu ve vize sorunu çözmek maddi anlamda o kadar karışık görünüyor ki, şimdilik pek mümkün değil gibi. Eğer yolunuz düşer ise, gidip orman ve orangutanlar için bir meyve ağacı ekebilirsiniz yani..






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder